Japonların kutsal toprağı; Kân köyü

Budizm'in kollarında yer alan, Şinto hareketinin ruhani liderleri Japon'ya da ağırlıklı olmuştur. ‘Oomoto’ adında kurulan dini hareketin bugün Dünya'da 1 Milyon'dan fazla müridi bulunmaktadır. 1892 yılında kurulan bu tarikatın asıl kurucusu Onisaburo Deguchi'dir. Rivayete göre Onisaburo ve arkadaşları Erzurum'un eski ismi ile Kân yeni ismi ile Dadaşköy mahallesinden çıkmaktadır.

Bu hikâye ilk olarak, 2003 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Yar. Doç. Dr. Yavuz Konca hocanın, Erzurum'a turistik gezi için gelen Japon kafilesini karşılayıp sohbet etmesi ile başlar.

Hadisenin Başlangıcı
Erzurum'un tarihi ve arkeolojisi ile ilgilendiklerini söyleyen Japon ağabeylerimiz Yavuz Konca hocamızdan etkilenirler. Hoca misafirlere Erzurum'un kazı kitaplarını gösterir. Turistler bölgede bir köy aradıklarını ifade eder, hoca nasıl bir köy olduğunu sorar. Onlar köyde derenin olduğunu ve bir takım farklı bulgulardan bahseder. Yavuz hoca, belirttikleri olguların çoğu köylerde mevcut olduğunu söyler. Japon'un ağzından "Kan... Kaaann... köyü" diye bir laf çıkı verir. Hoca durumu hemen anlar ve Erzurum tabiri ile "Kân köyü evet!" der. Aradan belli bir zaman geçtikten sonra Japon misafirler tekrar geliyor ve Yavuz Bey ile Kân köyüne keşfe çıkıyor, fotoğraflar çekiliyor, bilgiler alınıyor. Oomoto tarikatı üyelerinin kendi dini kaynaklarında Kân köyü gibi bir yerden bahsediliyor, bahsedilen yerde atalarının olduğu, kendilerinin Kân köyünden gittikleri, Atalarının Erzurum'da olduğuna dair bir takım kayıtlar elde ediliyor. Oomoto tarikatının elinde bulunan coğrafi belgeler Yavuz Konca'nın elinde bulunan kaynaklarla uyum göstermiş.

Oomotolular gittikten bir süre sonra Yavuz hoca ve eşini Konferans için Japon'ya ya davet etmişler. 15 gün tarikatın mensupları ile birlikte olmuş. Oralarda geziler yapılmış ve kültür yaşantı konularında kendi kültürümüz ile eşleştirmeler yapmış.

Hoca, Japon'ya ya gitmeden önce dönemin Yakutiye Belediye Başkanı Ebubekir Üstün Gülakar ile kardeş şehir pazarlıkları yapmış. O dönemin Üniversite Rektörü Yaşar Sütbeyaz ile arasının limoni olması nedeni ile dolaylı yollardan işlemler yapmaya başlanmış. Daha sonrasında 2004 yılında bir uçak dolusu Japon Erzurum'a getirilmiş, Japonlar burada çeşitli etkinlikler yapıp kendi inançlarını Halk Eğitim Salonunda tanıtmış.

Bu konuyu Erzurum Kalkınma Vakfı Başkanı Ecz. Erdal Güzel ağabey ile paylaştığımda böyle bir şeyin doğru olmadığını ifade etmişti. Yavuz hoca Erdal Bey'in bu ifadelerine şu şekilde açıklık getirmişti; "Tarikatın başlangıcı 1600 yıllarında, bu tarihlerde Erzurum'dan Japon varlığı olarak birilerinin bir yerlere gitmesi ihtimali çok zayıf olduğunu bildiği için olmaz demiştir."

Tarikatın İçinde ki Yahudi Lobisi
Hocanın söylediğine göre Erzurum'un bugün ki Dadaşköy Mahallesi Oomoto tarikatının kesinleşmiş kutsal mekânıdır. Bu konu ile ilgili girişimler belki bir tarikat ile başlayacaktı ama Erzurum'un Kân köyü ile başlayan bu muhabbet belki de Türk-Japon ilişkilerine olumlu gelişmeler gösterecekti.

Fakat bu dostluk kurma işini bozanlar tarikatın içinde ki Yahudiler oldu. Yahudi lobisi, kardeşlik projesine büyük bir engel koydu. Zamanla İsrail-Türkiye ilişkilerinin günden güne kötüye gitmesi buna sebep gösterildi. Kardeşlik projesini tek başına yürüten Yavuz hoca bu aşamada yavaş hareket edince bu olay Yahudilerin kucağına oturdu.

Yahudilerin Oomoto'lardan faydalanacağı önemli unsur Filistin'i İsrail ile barıştırılacaktı. Oomoto tarikatı Genel Sekreteri Hıromı Takao Yano İsrail'in bu talebi ile doğrudan doğruya görüşmeler sağladı. Japonya'da Oomoto'nun kanaat önderliğinde Filistinli ve İsrailli misafir ediliyor, her iki millete sözde barış teklif ediliyordu.

İsrail fitne ve fesatlığı Oomoto tarikatına yerleştirmeyi başardı. Mescid-i Aksa "Morya Tepesi" adı verilen küçük bir tepe üzerine inşa edilmiş olup, Kubbet-üs-Sahra'nın üzerine kurulduğu kaya bu tepenin en yüksek noktası olarak kabul edilir. Yahudiler Japonlara Türk ve Müslümanlar hakkında yanlış ve kötü bilgiler paylaştı. Müslümanların Hz. Süleyman'ın mabedini yıkıp onun üzerine Mescid-i Aksa’yı diktiklerini söylediler.

Mescid-i Aksa'yı Yahudiler de kutsal kabul etmekte ve bu bölgeye Süleyman'ın inşa ettiği Tapınağa nispetle Tapınak Tepesi adını vermektedirler. Burayı Tapınak bölgesi olarak gördükleri için, birçok radikal Yahudi grup aynı bölgede yeniden Süleyman Tapınağını inşa etmek üzere kurumsal çabalar içerisine girmiştir. Bu çabaların bir parçası olarak İsrail Devleti, Mescid-i Aksa'nın altında, tapınağın kalıntılarını bulmayı amaçlayan arkeolojik kazılara girişmiştir.

Japonlar, Müslümanların Kudüs'de Mescid-i Aksa'nın, mabedinin bir harabeler üzerine kurulduğunu iddia ediyor. Burada çıkan sonuçta Oomoto tarikatı içinde bulunan yahudilerin Müslümanlara karşı oluşturduğu ön yargı Erzurum ve Japon ilişkilerine soğukluk katmaktadır.

Ve son olarak...
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen göreve gelmeden önce bu konu ile ilgili Oomoto tarikatı ile tekrar görüşme sağlanabilmesi için ekibine talimat verir. Mehmet Sekmen'in elçisi Doç. Dr. Yavuz Konca ile bu konuyu görüşür. Yavuz hoca Tarikat ile tekrar iletişime geçer şuan ki tarikatın lideri Masachi Tanaka ve Genel Sekreter Hıromı Takao Yano bu teklifi red eder.

Erzurum'un Kân köyünden çıkan, kutsal toprak diye iddia edilen olayın geldiği son nokta budur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eskiden KÂR Yağardı Erzurum'a