Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir gencin yanında ağabey olmak

Herhangi bir kahve köşesindeyim bugün, dört dolu masa ve ortada ben varım. Tanımadığım fakat toplumda saygınlık kazanmış bir kaç ağabey topladı gençleri masaya, bir çapkınlık hikayesinden bahsetiyordu. Hikayeydi çünkü gerçek olduğuna bir türlü inanmıyordum. Muhabbet bir hayli bel altı, edep ahlak ne yazık ki yerlerde. Masanın büyüğü 38 yaşında 1 çocuk babası parmağında yüzük var. Fakat konuşurken evli olduğunu anlaşılmıyordu, o zamanlar kafamda evlilikle ilgili güzel düşünceler belirirken ağabey evliliğin yanlış olduğunu savunuyor bir yandan çapkınlıklarını anlatıyordu. Bu benim yaşadığım ilk olay değildi. Evlenen çoğu insan gençlere içindeki pisliği çok rahat dikebiliyordu. Çoğu genç bunu dikkate almasada ilerde bütün düşünceleri kahvedeki evli ağabeylerin düşüncesiyle yer değiştiriyordu. Ne yazık ki toplum erkeklerin kendi lobisinde yanlış şekilleniyor ve kadınını aldatan erkek sayısında gün geçtikçe çoğalıyordu. Bu kahve köşeleri eskisi gibi muhabbet etmiyor. “Muhabbetten Muhammed o...

Olasılığı olan ve olasılığı olmayan

Maddi durum düzelir - bozulur gelip geçici birşeydir, güzellik kaybedilir, ömür biter de insan bozuldumuydu düzelmez gözüm. Bu vebali hiçbir zaman ödeyemez; benzin döküp yaktığın o kalbi mum ışığıyla ararsın.

Yazan Kadın

Sen şiiri seven kadındın, bana şiirler yazardın. Bazen söylerdin... Şimdi ne oldu o kadına Allah aşkına söyler misin? Mektuplar yazardın bana, yazmayı çok severdin. Bende sana yazardım... O ne edebiyatla anlam bulan günlerdi... Bence biz mektuplaşmayı azalttığımız gün bittik. İçimizde şair ruhu kalmayınca biz tükendik. Şimdi sana sevgi dolu mektuplar yazsam da geri gelmeyeceksin. Posta kutum gözlerimin içiydi şimdi gönlümün Irak köşelerinde. Orayı bulursan ne alâ. Bul ve muhakkak yaz bana, sevgi turnaları beslediğim sevgili. Geri dönüşüm sana belki Şafak’tan sonradır ama kalbimden doğacak cümleler eskisinden daha keskin ve geceler kadar derin. Hızlı bir başlangıç ve yavaş geçen bu ayrılık. Mezarıma güller dikilene dek, kavuşmak yazmak kadar yakın. Elbet bir gün diyerek başlayan her cümlem umut vagonlarını harekete geçirdi, ya bin git şu merede ya da bu boşlukta yaşamak artık muallak. Daha ne kadar uzaktan takip etmeliyim seni bilmiyorum, yıldızlı gecelerde buluşalım istiyorum bi gün. G...

Sabrım artık feyezan gönlüm ise seylap

Gece ateş düşer de yüreğine, kana kana içsende bu bol klorlu tazyikli suyu yinede acımı dindirmiyor gülüm. Hayalin ansızın, her boşlukta beynimde canlanırken seni içimde öğütmek neredeyse imkansız. Bu gece sadece sensizlikle başım dertte değil, benden sonra daha çok bağlanıp değer verdiklerin evet işte o,  sana benden daha fazlasını hangi yürekle verdi?  Bu gece günahtan çok hesap büyük. Gidişin ruhuma bir yara açtı, gelinen zamanda bu gedik daha da büyüdü.  Sonbahar benim için umut yaprakları dökerken umudumun güvercinlerinden hala ses seda yok. Ne zaman bir çocuk görsem sevgimi, o çocuğun  gözlerine ne vakit baksam seni hatırlıyorum. Bana hala bir çocuk kadar masum gelmen yaptığın hatalardan değil, yüreğinde ki güzellikten gelir. Ben birlikte yanalım derken, dünya cehenneminde tek başıma dememiştim. Beni en iyi anlayan sendin, fakat en çok yanlış anlayan da yine sendin. İçim yanıyor gülüm, sen duymazsın ama atan bu her çığılıkta neredeyse sağır o...