Mustafa Kemal'in İnönü'ye son hamlesi

1930'lu yıllar, Atatürk iktidarının altındaki zemin giderek çökmeye başladığı yıllardır. İsmet İnönü temsilinde derin devlet etkinliğini arttırdı. O ana kadar bir çeşit koalisyon yaparak devlet yönetimini paylaşan Atatürk, İnönü'ye karşı son bir hamle yapmış olabilir. Çünkü o günlerde hükümete yönelik ağır eleştiriler vardı, yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştı, toplumdan kopuk iktidar algısı çok güçlüydü ve siyasi dip dalga tsunamiye dönüşme riski taşıyordu.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Politikada 45 yıl" adlı eserinde "Dünkü milli mücadeleciler ve o günkü devrimciler kadrosu bir kazanç ve menfaat şirketi karakterini taşımaya başladı" ifadesini kullanarak o yıllara ilişkin yaptığı tespit, sözün bittiği yerdir aslında.

Atatürk'ün bu dalga boyu üzerinde sörf yaparak İnönü'yü alaşağı etmek istemesi, akla uzak bir ihtimal değildir. Nitekim, Serbest Fıkra süreci, böyle bir hesabı içinde barındıran çok gizli bir plan izlenimini güçlendirir. Bu harekete en sert muhalefeti İnönü'nün yapması üzerinde durmamız gereken bir başka noktadır.
Evet, görünürdeki gerekçe, Serbest Fıkra'nın hükümet ve halk arasındaki kopukluğu gidermeye, muhalefet aracılığıyla halkın sesini duymaya yönelikti.

İnönü, olup bitenlerin farkındaydı. 1930 yılında Serbest Fıkra kurulunca, Atatürk'ü "CHP'yi sen kurdun, bu parti senin, senin sözüne inanarak biz bu partiye girdik, bizi terk edemezsin. Siz bizi sevmiyorsanız biz sizi seviyoruz paşam" diyerek örtülü tehdit eden İnönü, bu operasyonu önlemeyi başardı. Muhaliflerin seçim kazandığı Silifke vilayeti ilçe yapılarak cezalandırıldı. Serbest Fıkra'yı kuran Fethi Okyar, Atatürk'ün yakın arkadaşıydı. 1. Dünya Savaşı'ndan önce Sofya'da Fethi Bey büyükelçiyken Atatürk yanında askeri ateşeydi. Daha önce de Fethi Bey'i başbakanlık makamına getirmişti.

Merkezini Taksim'de kuran ve liberal politikaları savunan Serbest Fıkra, hızla büyümeye başladı. İzmir çıkarması gövde gösterisine dönüştü. Kaygılanan sadece İnönü değildi, istifalarla sarsılan CHP örgütü de panik halindeydi. Ama Atatürk sürece hiç müdahale etmedi.
O günlerde Son Posta gazetesinde çıkan bir haber ortalığı karıştırdı. Haberde; Atatürk ile Fethi Okyar arasında mütabakata varıldığı, Serbest Fıkra seçimleri kazanırsa Atatürk'ün ömür boyu Cumhurbaşkanı olacağı, CHP'nin muhalefete düşürüleceği iddiası yer alıyordu.
Haberde imzası bulunan Gazeteci Zekeriya Sertel, anılarında bu haberi bir Ankaralı muhabirden aldığını, Fethi Okyar'a teyit ettirdikten sonra yayınladığını yazdı. Bu haberden sonra Başbakan İnönü ve İçişleri Bakanı, dönemin en derin isimlerindendi.
İnönü'nün yukarıda zikrettiğimiz tehdit kokan mesajlarının bu haberden sonra Atatürk'e verdiği anlaşılıyor. Artan baskılar karşısında Atatürk, daha fazla dayanamadı, Serbest Fıkra'nın kapatılmasına izin verdi.
Gelinen nokta, sabırların taştığı noktadır. 1955 yılından itibaren parti-devlet bütünleşme sürecinin neredeyse tamamlandığı bir dönemdir. İnönü, Serbest fıkra'nın kapatılmasından sonra iyiden iyiye ağırlığını hissettirmeye başladı. Atatürk de doluydu. Çünkü İnönü kurtuluş mücadelesine en geç katılan komutanlardandı. Lozan'da canını sıkmıştı Hatay davasındaki muhalefetine iyice içerlenmişti. İsviçre'deki Nyon konferansı en çok küplere bindiği hadisedir. Atatürk ve İnönü ters düşmüştü.

Sarhoş tartışması

Falih Rıfkı Atay'ın anılarından öğreniyoruz; Atatürk, Ankara'daki Orman Çiftliği'nde kuruyan ağaçlarla ilgili Turizm Bakanı Şakir Kesebir'den hesap sorunca İnönü, "Bunun sebebini kendi adamlarınıza sorunuz" diyerek tersliyor.
Atatürk şaşkın, ama İnönü "Ne oldu Paşam size. Önceden böyle değildiniz. Artık emirleri hep sofrada mı alacağız. Bu memleket daha ne kadar sarhoş sofralarında idare edilecek" diyerek sesini yükseltiyor.
Atatürk, "seni bu mevkilere getireninde bir sarhoş olduğunu unutuyorsun" diyerek İnönü'yü paylıyor, ardından 21 Eylül günü izine ayrılıyor. Aynı gün Celal Bayar vekâleten başbakanlığa atanıyor. İnönü ise Heybeliada'da göz hapsinde tutuluyor...
Atatürk'ün son nefesinde bile İsmet İnönü'ye karşı duyduğu nefret kuşkusuzdur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Japonların kutsal toprağı; Kân köyü

Eskiden KÂR Yağardı Erzurum'a