“Şampiyonluk Öyküsü”

“Futbolun özü kardeşliktir” der sunucu Adem Gültekin, sadece bundan ibaret değil elbet. Birlik ve beraberliğin ne anlama geldiğini ben ilk bu spor sayesinde öğrendim. Erzurumspor’dan bahsediyoruz. O aslında benim gözümde bir efsane… Küçüklüğümün verdiği heyecan ile başladı Futbola olan merakım,

1968 yılında kurulan, ‘namaglup şampiyonluk’ yaşayan, Süper Ligde top koşturan efsane bir kulüp. Ama bir o kadar talihsiz ve bir o kadar şanssız. Neyse ki son jenerasyonun meyvelerinden biri oldum, Naim Hocayı hiç görmedim ama onun bu futbola olan merakını sonradan Erzurumspor’a adanmış bir sevda olarak anladım. Kulübün düşüş yıllarında iç ve dış saha maçlarını hiç kaçırmazdım. Hafızamda unutamadığım bir sürü isim vardı. Avni, Addulselam, Naci, Sebati, Levent, Hayrettin, Yücel, Osman, kaleci Atilla, Tansel, Feridun, Kürşat, Zafer, ve Çoşkun gibi nice unutulmaz isimler…


Erzurumspor Türkiye 1. Ligi'nde üç sezondan bu yana sürdürdüğü mücadelesinde 2000–2001 sezonunda 17. sırada tamamlayarak tekrar ikinci lige düştü. 2010 sezonunda 2. Ligde bile oynayamadı o sezondan sonra yüzler gülmedi.

Mali sorunlar çözülmedi, büyük borçlar, hacizler, mahkemeler, yargılanan yöneticiler nedeniyle 2015 yılına kadar uzatmaları oynadı. O Erzurumspor, Süper Ligden sonra adeta dibe vurdu ve hızını alamayarak amatör kümeye kadar düştü.

Sonrasında Ankara’nın bilmem ne gazinolarından, İstanbul’un bilmem ne eğlence merkezlerinden Erzurumspor üzerine kesilen faturalar çıkarıldı. Yöneticilere vergi cezaları kesildi, futbolcuların ücretleri ödenmedi, garibim birkaç Erzurum taraftarı bu efsane takımı kurtarabilmek için yardım bile topladı ama nafile.

Bu gidiş pek hayra alamet olmadı. Gittiği gün şehrin bitti gün anlamını taşıyordu. Kapıların kapatıldığı o gün göklerin maviliğini, yerlerin beyazlığını, kentin neşesini kaybettiği gün oldu. Olan yine Erzurum’a oldu.


Zalimin zulmü varsa sevenin Allah’ı var. Evet, öyle oldu. Şehrin umursamaz yöneticileri 2011 senesinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a kulak verdi. Talimat verildi “Erzurumspor’u geri getirin!”


Öz Erzurumspor kapatıldı ve yerine Üç Temmuz Beldespor satın alındı isim değişikliği yaparak Erzurum Büyükşehir Belediye Spor gibi sporun doğasına aykırı bir isim takıldı. Sonrasında talimat Mehmet Sekmen’den geldi Büyükşehir belediye Erzurumspor olarak isim anlam kazandı, Bölgesel Amatör (bal) liginden başlayarak üçüncü lige çıktı. Şu günlerde 2. Lige tekrar çıkışımızın sevinçlerini yaşıyoruz. 1. Lige 1 lig kala! 5 sene mücadelenin sonunda. Milyarlar harcanmasına rağmen! Erzurum’da galibiyet sesleri yükseldikçe Kazım Karabekir Stadyumu dolup taşmaya başlıyor. Bu sizin kadar bizleri de mutlu ediyor.


30 bin Erzurumluyu bir araya getirmek, Erzurumspor gibi takımları yaşatmakla ve yüceltmekle oluyor. Hayatının ve kariyerinin büyük bir bölümünü İstanbul’da geçirmiş gönlü, yüreği, Erzurum için atan Ali Demirhan beyi Milletvekilliği adaylığında tanımıştık, sonrasında Kulübü Saim Özakalın’dan devir aldı. Şampiyonluk sözünü herkes verir ama herkes bir takımı şampiyon yapmaz.


Ali bey Beşiktaş’ın yöneticiliğini yaptığını duyduğumda ‘çok şükür bu işi bilen sonunda geldi’ dedim.

Umduğumuz oldu, lig yeni başladığında şehrin her tarafına “Şampiyonluk bu şehrin ruhunda var!” afişleri asıldı. Birkaç yenilgide moraller bozuldu çoğunluk ümidini kaybetti birkaç basın mensubu takıma ve yöneticilere ithaf en “Şampiyonluk bu şehrin ruhunda yok!” dedi. Tabi benim gibi düşünen birkaç kişinin dışında, neyse ki hayatımda ilk defa yaptığım totem bu sefer tuttu. Ben yokluğun kıymetini iyi bilirim, Ülkemin her şehrine Futbolun coşku ve heyecanı yakışıyor. Umarım bundan sonra eski günlere geri dönmez, futbolun heyecanını yediden yetmişe, nesilden nesile aktarmayı başarırız. Şampiyonluk sevincini bizlere kazandıran başta Kulüp yönetimi olmak üzere Teknik Direktör Ahmet Yıldırım’a ve futbolculara sonsuz teşekkürler.

Vallahi oldu, Billahi oldu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Japonların kutsal toprağı; Kân köyü

Eskiden KÂR Yağardı Erzurum'a