Türklerin Bahar yorgunluğu



Mevsimlerin geçiş yapması ile insan yoğunluğunun sisteme dayanma gücünü kaybetmesi Bahar Yorgunluğu anlamına gelir.

Hınçak Partisi üyelerinin girişimleriyle gerçekleşen 20 Haziran 1890'daki Erzurum İsyanı ve 15 Temmuz'da İstanbul'daki Kumkapı Nümayişi ile ilk Ermeni-Türk çatışmaları başlamış oldu.

Memleketimde ülkemde bahar yorgunluğu bir hayli başka, bilirsiniz 1918 Ermeni Kırımı’nı milletimizce pek çok karşılaştığımız can sıkıcı olayları. Dünya’nın çeşitli yerlerinde her yıl bahar aylarında 1918 yılında Türklerin, Ermenileri katlettiğine inanılır Türk Bayrakları yakılır falanlar filanlar..

Avrupa ülkeleri bu işte bakış açışı pek Panorama..

Peki, ülke olarak biz ne yapıyoruz böyle bir şeyi kabul etmiyoruz tamam. Tepkimiz ya nasıl? Sadece böyle bir şey olmadığını, aksine Ermenilerin Türklere yoğun bir katliam yaşattığını söylüyoruz.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk – Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu hocamız bu konuların bilimsel yönü ile açıklayabilmiş en önemli postulat. Tabi Erol Hoca’nın yanına ne zaman uğrasak, bir de ziyaret üzerine bu tür soruları yöneltsek, muhakkak söyleyecekleri önemli dipnotlar oluyor.

Her seferinde gittiğim ama Erol hocadan öğrendiğim bu önemli gerçekleri sizlere tekrar açıklamak isterim; 1918 yılları arasında Erzurum ve çevresinde Ermeni çetelerinin Müslüman Türklere yaptığı katliamın neticesinde bugüne kadar 50 bin kişinin katledildiğini söylüyor. Dile kolay 50 Bin can!

I. Dünya Savaşı'nda dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu'nun cephe gerisini güvene almak için uyguladığı tehcir sonucunda milletler arasında gerçekleşen bir iç çatışma olarak değerlendirmekte ve devlet duruşunun bu yönde olmadığını savunmaktadır.

Ermeni militan örgütleri 1894'ten itibaren bazı tedhiş eylemlerine giriştiler. 1895'te Ermenilerin ayaklanma teşebbüsü Osmanlı Devletince sertlikle bastırıldı. 1896 yılında Osmanlı Bankası Ermeniler tarafından basıldı ve işgal edildi. 1896 yılında yine Van İsyanı, 1903'te ise İkinci Sason İsyanı gerçekleşti. 21 Temmuz 1905'te Ermeni suikastçiler II. Abdülhamid'e suikast düzenlediler, ancak başarılı olamamıştılar.

28 Temmuz - 14 Ağustos 1914 tarihleri arasında Erzurum'da Taşnakların liderliğinde bir kongre düzenlenmiş ve İttihat ve Terakki özel bir heyet göndermiştir. Kongrenin amacı Ermenilerin olası savaş çıktığında takınacakları tavrın kararlaştırılmasıydı. Osmanlı devletinde hükümet olan İttihat ve Terakki önemli isimlerinden Naci Bey ve Bahattin Şakir'i bu kongreye yollar. İttihat ve Terakki, Ermenilerden bazı taleplerde bulunur. İsteklerin başında Ermenilerin savaş çıkması durumunda sadık kalacağına dair söz vermesidir. Ruslara karşı savaşacak Ermeni askerleri ikinci istektir. Son olarak, Rusya'daki Ermenilerin cephe gerisinde Osmalılara yardım etmesi isteniyordu. Ermenilerin yanıtı, Osmanlı Ermenilerinin Osmanlı Devletine sadık oldukları ama İttihat ve Terakki hükümetiyle aynı görüşlerde olmayıp bağımsız hareket edecekleri yolundadır. Kafkaslardaki ayaklanma teklifine ise karışmayacaklarını, çünkü Rusya'daki Ermenilerin Rusya’ya sadık olduklarını ilettiler.



İttihat ve Terakki partisi, Osmanlı Ermenilerinin güçlü ve detaylı planlarla Rusya ile bağlantıda oldukları ve amaçlarının Osmanlı İmparatorluğu'ndan bölgeyi ayırmak olduğu sonucuna vardı. Ahmet Esat Uras'a göre Taşnaklar ayaklanma kararını gizlice almıştır ve Taşnakların bu ayaklanma kararı daha sonra Osmanlı Devletinin Tehcir Kanununa yol açacaktır.

Ermeni meseleleri memleketimizde çok önemlidir değerli dostlar. Erzurum Rumlardan sonra Osmanlı döneminde Ermeni vatandaşların en yoğun yaşadığı ve Ermeni katliamlarının yapıldığı şehirdir.

Erol Kürkçüoğlu hoca bu konuda bizleri çok aydınlattı ve yakında büyük bir sempozyum düzenleyeceğinin de haberini verdi bizlere. Soykırımı gündeme getiren devletleri Erzurum’a davet eden Kürkçüoğlu yakında yapacakları sempozyum ile yerli ve yabancı bilim adamları ile bu konuyu tartışacaklarını söyledi.

Onlara göre soykırım

Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı esnasındaki İttihat ve Terakki iktidarı döneminde Ermeni tebaasına karşı uyguladığı tehcir esnasında meydana gelen, 26 ülkenin resmî olarak soykırım olarak tanımlayıp tanıdığı toplu ölümler.

27 Mayıs 1915'te çıkarılan “Tehcir Kanunu” Kanun-ı Muvakkat (geçici yasa) ile yerel mülki ve askeri yöneticilere, uygun görecekleri kişileri geçici olarak başka yere naklettirme yetkisi verildi. 30 Mayıs günü Meclis-i Vükelâ (Bakanlar Kurulu) kararıyla tehcir süresiz hale getirildi. Osmanlı arşivlerine dayanan rakamlarında, 413.067[58] kişinin tehcire tabi tutulduğu. Tehcire tabi tutulanlar ABD resmî kaynaklarına göre 486.000, Catholic Encyclopedia'ya göre 600.000, Salahi Sonyel'e göre 700.000 olarak geçmektedir.

Teşkilât-ı Mahsusa'nın kayıtlarının imha edilmiş ve İttihat ve Terakki Cemiyeti kayıtlarının kaybedilmiş olması, bunların işe bulaşmış olduklarını kanıtlamayı güçleştirmektedir. Ancak Erol Hoca gibi diğer hocaların yapmış olduğu kazı çalışmaları bu gerçeği açığa almaktadır. Özellikle Erzurum ve çevresinde 10’dan fazlar Ermenilerce katledilen şehitlikler bulunmaktadır. Yanıkdere ve Alaca gibi büyük katliamlar Tarihte unutulmayacak derecededir.

Osmanlı kaynaklarının yakılarak yok edilmesi ile böyle bir iddianın günümüzde halen daha gözler önünde canlandırılması ülkemize büyük bir haksızlıktır.

Her 24 Nisan’da mevsim değişikliği ile vücudumuzun yorulması, sözde iddialar ile beynimizi yoruldu. Tıp uzmanlarının artık bu konuya dahil olması gerek. Bahar yorgunluğuna bir çare…

Papa Franciscus ve Ermeni temsilcilerinin 1915 olayları konusunda Vatikan'daki Aziz Petrus Bazilikası'nda düzenlenen ayinde dile getirdiği ifadelerinin bir din adamına yakışmayan bir üslup olduğunu tekrar hatırlatmak istiyor ve sözlerimi Cumhuriyetimizin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün Ermeni sorunu ile ilgili söylediği konuşma ile tamamlamak istiyorum.

“Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok dünya kapitalistlerinin ekonomik yararlarına göre çözülmek istenilen sorun, Kars antlaşması ile en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu. Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu.”

(M.Kemal Atatürk)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Japonların kutsal toprağı; Kân köyü

Eskiden KÂR Yağardı Erzurum'a