Öğreticiler
Bugüne kadar insanın başına ne gelirse dilinden gelir, “sende dilini tut” diye öğütledi beni öğretici.
Meğer buraların algıları çok farklıymış, bu sonradan dark etti kafama.
Bilseydim bu durumu önceden, kendimi tutmaz daha da özgür ve cesur davranırdım. Bırakırdım kendimi, dağların yamacından aşağıya özgürce…
Oysa ne yaptığım, nede konuştuğum yanlıştı.
Baskılar bizim yollarımıza tuğla gibiydi.
Ne yana dönsen çıkamıyordun cehalet yeniğinden.
Toplum baskılayarak yön veriyordu geleceğine.
Seni dinlemek değil, seni suçlamaktı derdi.
Biraz bilgiyle yoğrulduğumuz afalak verimli zamanlarımızda harcadılar bizi.
Fırsat bilip çok çabuk yanlışa yordular her söylediğimizi.
Ben bunu hiç bir zaman anlayamayacak kadar saf olamadım.
Racon öğreteciğilerin daha kendilerini bir kez olsun anlayamadıklarını anladım.
Hayat zamanla bir büyüteç gibi daha iyi görmeni sağlıyor.
Empati nedir bilmeden üstümüze yıllarca yüklenenlerin, sonunda boş bir teneke kutusu olduğunu öğretti; “bu hayat” bize.
İyi niyetimizden gösterdiğimiz reveransın bile fazla geldiğini çok sonradan anladım.
O yüzden ağır geldi her şey ben kalkamadım.
Ben bir daha arkamı dönmemek üzere çevirdim sırtımı doğuya, var olsun Anadolu gidelim batıya.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler