Kayıtlar

Mayıs, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tarih, vefa bekliyor!

Resim
Tarihimizi tekrar gözümüzde canlandırdığımız o eserler şimdilerde pek bakımsız.Yine bir iş icabı Erzurum - Kars karayolunun güneyinde bulunan Ağzıaçık Tabyasının yaklaşık 1 km güneyinde, Toparlak Köyünün batısındaki 2405 m yüksekliğinde bir tepenin üzerinde yer alan Toparlak Tabya'ya yolumuz düşüyor, çıkmakta güçlük çektiğimiz o berbat yolları size anlatamam. Ve tabyadan içeri giriyoruz, bir de ne görelim! Koca tabyalar şimdilerde hayvanlara ev sahipliği yapıyor. Henüz tarihi konusunda pek bir bilgi edinemedim fakat Ermeni ve Rus işgallerinde kullanıldığı kesin yani ortalama (1878) 93 harbi dediğimiz olay. Gazi Ahmet Muhtar Paşa Komutanlığında nice isimsiz kahramanların vatanı kurtarmak adına başlattığı önemli can kayıpları ve nice muharebeler.. Malum yaz sezonu araziye çıkarılan hayvanlara tabyalar ev sahipliği yapıyor. Havaların ısınmasıyla birlikte büyükbaş ve küçük baş hayvanlarını otlatmak üzere araziye çıkaran vatandaşlar, hayvanlarını tabyalarda saklıyor. Bu bahtsız tabyalar...

Boşluk

Evrensel bakamadan, dünyaya kendi bencilliği, kendi anlamsız düşünceleri ve normları ile kendi âlemini bulmaya çalışan bir genç. Belki kendi âlemini yaratacaktı, ama o hangi Âlemdi? Âlem neydi? El-Âlem ne derdi? Kafasını boş bir yastığa yaslayarak ve umut dolu gözlerle bekleyerek. Sadece bekleyerek. Anımsamaya, anmaya, anlamaya çalışıyordu. Yaradanı, yaratılanı, yaradandan öte bir dünyayı kendine göre anlamlandırmak pek içinden gelmiyordu. Hayat, içi boş bir kutu gibi. İnsan bir kibrit çöpü, kullanıldıkça atılan. Ya yanacaksın, ya da değerin olmadan, tutulmadan, hissedilmeden kaybolacaksın. Bir tıkırdı, lakırdı, çatırtı gibi sesler duyulurken, zihinlerde başlayan bilgi bombardımanı onu amansız bir yanlızlığa sürükledi. O, inandığı Tanrı'ya sonsuz güveniyordu, onu sevdiğini hissediyor ve tanrısının ona 'yalnızlığı' hediye ettiğini düşünüyordu. İçinde bulunduğu hâlden mutlu ama bi o kadar da mutsuzdu. Bu boşluğa yaptığı hatalar yüzünden düştüğüne inanıyordu. Ne de olsa yaşı g...

Küçük bir sitem de bulunacağım

Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı ve yönetimine bir iki sualim bir de sitemim olacak; Nazar boncuğu mu, yoksa gerçekten ödül mü dağıtıyorsunuz? Sevgili büyüklerim; verebileceğiniz en güzel ödül mesleğin gerçek temsilcileri olup gazeteciliğe, kimliğe sahip çıkmanızdır. Lakin bir hadise var ki köklü bir kuruluş olmasına rağmen bir gün olsun mesleğe hiç bir ışık tutmadığınızı gördüm. Siz ve yönetimdeki arkadaşlarınızla herşeyi ortak yapmak dışında hangi gencin elinden tuttunuz? Kimler bugüne bugün o cemiyetin kapısının içinden çekinmeden girmiş? Siz kime kapıları açtınız? Kime buyur ettiniz? Bir yarışma düzenlediniz. Ortada ödül dediğiniz şeyin maneviyatı var eyvallah. Şu memlekette gazetecilik adına nutuk atan herkese Zaman'ında ödül verenler, bu meslekte yer edinmeye çalışanlara neden destek vermezler? Hadi ben vasıfsızım pek bi işe de yaramam sizin gözünüzde. Peki Salih abinin yaptığı habere neden ödül verilmedi? Mikail Kurban teşvik verilecek aşamayı henüz geçmedi mi? İ...

30 milyonluk yatırımı elinin tersiyle itmek

Gelene ağam, gidene paşam demekle olmuyor. Sen kendi milletine kucak açmazsan yürümez bu yük, kalkmaz bu tren... Milliyetçilik üzerine hafıza düzenlemeye kalkışmak bizim ne haddimize. Bugün kendi Ülkesi'nin dil, din, tarih, kültür millet veya ulus olarak tanımlanan, ülküsünü kendi milleti adına gelişmesi için çabalayan Nasyonalizm yada halk tabirinde Milliyetçilik akımını faşizm olarak algılayan bazı topluluklar karşısında yerli malından yada kendi milletini kalkındırma konularından söz etmek oldukça çetin bir davranış. Şimdi bahsedeceklerim Erzurum'da 30 Milyon lira yatırım yapmak isteyen bir iş adamının, Yakutiye Belediyesi ve onun Meclis'i tarafından bozguna uğratıldığını anlatmaktadır. Aslında bu iş adamı Erzurum'da tanındık ve bilindik bir sima kendisi Sivil Toplum Kuruluş'u temsilcisi. İşi arıcılık ve buna benzer ürünler pazarlamak. Sanayileşme konusunda iyi olmadığımızın herkes farkında. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan'ı Mehmet Sekmen göreve geldiği i...

Atatürk Üniversitesine hoş geldiniz...

Erzurum'da yılın en az 7 ayı kar yağıyor ve neredeyse bütün eğitim dönemi boyunca kar altında okuyorsunuz. Korkmayın geldiğinizde elinize küreği verip hemen baca küremeye göndermiyoruz. Atatürk Üniversitesi Öğrenci sayısı bakımından Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biri. Kapısında çift başlı kartal öğrencinin özgürlüğünü simgeler. Her dönemin sonunda her mezunun kep ve cübbesi ile bu kartalın önünde fotoğraf çektirdiği gördüğümde artık özgürlüğüne kavuştuğunu hissederim. Memleket dışında özellikle sıcak iklimlerden ilk defa buraya gelecek olan öğrenci arkadaşlara Atatürk Üniversitesini gözlemlerimle anlatmak isterim. Burası Erzurum... Bana göre herkesin yaşayabileceği bir şehir, tabi konaklama problemleri ve sosyal yaşam dahilinde ki konuları farklı başlıkta ele alırsak... Atatürk Üniversitesi'nin tarihi Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli rüyalarından birinin gerçekleşmesi ile başlar.  1957 de Prof. Dr. Rıfkı Salim Burçak, Celal Bayar ve Adnan Menderes'i...

O zaman arz edelim halimizi

Kanıt ve somut ifadelerle birey üzerinde algı oluşturmak ve özellikle ileride belki topluma mal olacak bu kişileri, şimdi ki topluma karşı kışkırtmak, kişinin düşmanına göre değişen önemli taktikler arasında yer alır. Aslında çok dolaylı yoldan anlatmaya çalıştığım bu cümleyi, bireyin hangi kafa da ve neye göre hareket ettiğini sergilemektedir. Bunun gibi bir çok örneği yaşadığımız toplumun, içe dönük yan etkilerini görmekteyiz. Halimizi arz etmek hususuna gelince; "Bir şehir düşünün..." gibi klişe cümlelerle yazılan yazılara sık bir şekilde rastladığım için, bu yazı dizisinde şehirimi kötü betimlemek istemiyorum. Bozuk bir plak gibi dönüp tekrar başa sararak sizlerin gönlünü kazanamam, ama anlatılmak istenen birlik ve beraberlik mesajımı kulağa alışıla gelmiş sözlerle belki ifade edebilirim. Üstad Mehmet Akif gireceğim konu ile ilgili şunu söyler. "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez." Birlik ve beraberlik hisle...

KPSS’YE TRAFİK ENGELİ

Trafik… Şüphesiz kentin kronik sorunlarından biri haline gelmiş durumda. Trafiğin doğru olmayışı ve doğru yönetilemeyişi yüzünden her gün birileri ya kazaya, ya kavgaya, ya da cezaya mahrum bırakılıyor. Doğu Anadolu’da nereyi gezdiysem Erzincan dışında Trafiğin düzenli olduğu kent görmedim. Bu sefer ele aldığım konu da ne kaza, ne kavga ne de ceza söz konusu. Söz konusu insanların neredeyse geleceğini etkileyecek küçük gibi gözüken büyük bir sorun. Geçtiğimiz hafta sonu yapılan KPSS sınavı ve aynı zamanda yapılan Erzurum Büyükşehir Belediyesinin düzenlemiş olduğu koşu maratonunda yaşanan trafik aksaklıkları nedeni ile sınavına yetişemeyen mağdurlar… 'Uluslararası Yarı Maraton ve Nenehatun Halk Yürüyüşü'nde yaşanan trafik sorunlarına değinelim. Erzurum’da büyük organizasyonların yapılacağı günler trafik insanı adeta çileden çıkarıyor. Gez Mahallesinden Üniversiteye araba ile 1 saate gidiyorsunuz, hâlbuki o yolu yaya gitseniz 30 dakika bile sürmüyor. 1297 atletin katıldığı bir ha...

Murat Ertaş - Ben Erzurumluyum Sevgilim - Şiir

Resim

Aşk tezi

Yandı gönül, söndü gönül, sevdi gönül. Görmeyerek, hissetmek isteyerek, isteyerek... Bile bile yandı gönül. Aşk bize ne kadar somut bir yüreği ortaya koysa da... Biz onun ne kadar soyut olduğunu aşık kalarak anladık. Gözle görülseydi, dokunarak hissedilseydi, sedası duyulsaydı. Aşık olmanın ne gereği vardı. Aşk'a haksızlık olmaz mıydı? Allah'a İman etmek Aşık olmayı gerektirmez mi? Aşk eşittir Allah değil midir? Onu görseydik, onu duysaydık, onu işitseydik, Ona Nasıl İman edebilirdik? Ona şahitliği aramak yerine hissetmek aşık olmak yetmez mi? Bilmek aşk demek değil midir? Ne oldu! Karıştı herşey... Var ile yok arasında olduğum Dünya'da beni en çok etkileyen aşk oldu. Peki ya sizi?

Talha Bora Öğe Ne Sandın - Şiir

Resim

Karşılığında istediğim bir kaç şey

İlk çalışmayı hayal ettiğim yıllar... İlk alacağım parayla Amerikan traşı olacağım diye yemin ettim. Sakallarım çıkmaya başladığında saçlarım ne kadar afilli olduğunu hissettim. Kaderi çilesi mi bilmem saçı döküyoruz. Herkes saçın çok seyrek kafanda saç kalmamış diyor... Kimse; saçını döktük anasını ağlattık çocuğun kafasında saç bırakmadık demiyor... Hayatta kalabilmek Mutlu etmek ve Mutlu olabilmek pahasına her yolu deniyorum. Dirsek mi? çürüttük, Göz mü? bozduk, saç mı? döktük.. Bütün koşulları yerine getiriyoruz ama karşılığında sizlerden biraz saygı azıcık Sevgi'yi hakettik!

Sakin ol Azort!

Dünya'nın ve Ülkemizin en çok tartışma konularından biri ‘Enerji Üretimi.’ Hümanist yaklaşımda değerlendirirsek; insana ve doğaya zarar getirmeyecek enerji üretim sistemlerini kabul ediyoruz. Bunun en güzel örnekleri rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi vb. En kötü örnekleri Nükleer enerji, Hidro Elektrik Santralleri ve onun gibi doğaya, insana, canlıya zarar verenler… İtalya’da mart ayında yapılan Uluslararası Cittaslow İcra Kurulu toplantısında Türkiye'nin 11'inci ‘sakin kent’i seçilen Erzurum'un Uzundere (Azort) ilçesinde yaşanan sevinç “HES yapılacak” haberiyle yerini endişeye bıraktı. Uzundere Belediye Başkanı Halis Özsoy, “HES ekolojik faciaya neden olacak ” diyor. Fakat bu serzeniş kimlerin umurunda? Bu durum karşısında sakin olmak en kolay çözüm. Bekleyin ve görün, Tortum Şelalesinin nasıl kuruduğunu, meyve-sebze üretiminin bir daha olmayacağını, iklim de yaşanan ciddi değişiklikleri dikkatli ve dingin bir şekilde izleyin. Kapitalizm ve sömürünün egemen olduğu tek dü...

Taptığınız Ayağımın Altında

Muhiddini Arabî bir dağa çıkıp: -Sizin taptıklarınız benîm ayağımın altındadır; diye bağırmaya başladı. Bu söz üzerine zamanın uleması Muhiddin Arabi'nin (Allah benim ayağımın altındadır) dediğine hükmederek küfrüne; kail oldular ve idamına hükmettiler. Kabrini bile belli bir yere değil bir dağa yaptılar. Fakat Muhiddin Arabî Hazretleri bir sözünde: - İza dehaleşşini ilâşşın, zahara kabr-i Muhiddin (Sin sına girdiği zaman Muhiddin'in kabri ve muradı anlaşılır) demişti. Aradan asırlar geçti. Yavuz Sultan Selim Han Şam'ı fethetti. Orada bu hadiseyi duyup Muhiddin Arabi'nin kabrinin nerede olduğunu sordu. Kimse Muhiddin-i Arabi'nin kabrinin nerede olduğunu bilmiyordu Dağda koyun otlatmakta olan çobanlara kadar Muhiddin Arabi'nin kabrinin nerede olduğunu soruyor fakat kimseden mutmain bir cevap alamıyordu. Sadece çobanın bir tanesi: — Efendim dedi, ben kabrin nerede olduğunu bilmiyorum. Fakat şurada bir yer var ki, oradan ne koyunların birisi bir ot yer ne de oraya ...

Erzurum'da aşk olur

Tecessüs'e yeltenir belki bulur bir çare, fakat çaresizlik kalptedir üşümek bahane. Ne dik kafalı olmak var ne yobaz, ne anlatırsın gönüle gönül bu muhabbete kurban olur. Erzurum'da kara bir ağaç gölgesi bazen kıvrımdır yollar, bazen kaldırımların çaresiz sesi. Belki esaret es'i, belki dündür bunun çaresi. Büklüm yollar buna bertaraf olur. Erzurum dağları kar ile boran olur. Zemheri de sever Dadaş, aşk vurur yüzlere soğuk tarumar olur.